Tarihi efsane kitaplarında denir ki, Bizans Tekfuru Argiles’in güzel kızı Eleni ile ilgilidir. Korsan Vasili’nin ülkesini yağmalamasından bıkan Tekfur, kızını bu yağmacıyla evlendirmeye karar vermiş, fakat Eleni’nin kalbi fakir bir çobanda olduğundan babasının bu kararını asla kabul etmemiş. Kızının bu durumunu gurur meselesi yapan Argiles, kızına bir ders vermek istemiş ve güzel kızı Eleni’yi Alanya Kalesi’nin zindanlarına hapsetmiş. Eleni’nin kaldığı daracık hücrenin, Damlataş kumsalına bakan küçücük bir penceresi varmış. Babası Eleni’ye Alanya’nın tüm güzelliklerini gösterirse, onun bu güzelliklere kayıtsız kalmamak adına hayata dönüp evliliğe razı olacağını düşünmüş. Fakat babasının bu beklentileri boşa çıkmış. Çünkü Eleni hiç pişman olmamış. Sevdiği çobandan vazgeçip yağmacı korsan Vasili ile evlenmeye razı olmamış. Eleni, gece gündüz döktüğü gözyaşlarıyla kaldığı hücrenin küçücük penceresinden Damlataş’a uzanan kıraç tepeyi sulamış. Bir zaman sonra bu kıraç tepede defne, nar ve iğde ağaçları yetişmiş. O günden beri ne zaman yağmur yağsa Alanyalılar saran defne kokusunuyla Eleni’nin hıçkırıklarını hisseder olmuş.
KALEDEKİ DEFNE AĞAÇLARININ SIRRI
Alanya Kalesi’ne çıkarken özellikle ara yollardan yüründüğünde karşınıza bolca defne ağacı çıkacaktır. Bu ağaçların sırrı nedir? Bu ağaçlar nasıl oluştu?
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.