ADD'nin düzenlediği kompozisyon yarışması sonuçlandı

Eğitim

Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi olarak İlkokul, Ortaokul ve  Lise öğrencileri arasında düzenlenen ‘’10 Kasım ve Atatürk’’ konulu   ödüllü kompozisyon yarışması sonuçlandı.

ÖDÜLLER LİSE VE ORTAOKUL
Lise ve Ortaokul 1. 400 TL + Nutuk
Lise ve Ortaokul 2. 300 TL + Nutuk
Lise ve Ortaokul 3. 200 TL + Nutuk
1. Mansiyon Nutuk
2. Mansiyon Nutuk
İLKOKUL
İlkokul 1. 300 TL+ Nutuk
İlkokul 2. 200 TL + Nutuk
İlkokul 3. 150 TL + Nutuk
1. Mansiyon Nutuk
2. Mansiyon Nutuk
Ödül Törenimiz 10 Kasım Perşembe günü saat 14:30’da Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) konferans salonunda gerçekleşecek. Ödül törenimize herkesi bekleriz. 
DERECEYE GİREN OKULLAR
LİSE
1. ZEYNEP HİLAL KARABULUT - FEVZİ ALAATTİNOĞLU ANADOLU LİSESİ
YÜREĞİME KASIMLAR AĞIR GELİR
2. TUTKU LAL SEZEN – ALANYA ALAATTİN KEYKUBAT KOLEJİ
IŞIĞINLA GÜÇLÜYÜZ
3. ÜMMÜHANİ KOLLAMA – HASAN ÇOLAK ANADOLU LİSESİ
SEVGİLİ ATAM
1. MANSİYON - BERKAY UYAR – HASAN ÇOLAK ANADOLU LİSESİ
BİR FİKİRDİR ATATÜRK
ALPTUĞ EREN DOĞAN – FEVZİ ALAATTİNOĞLU ANADOLU LİSESİ
BUGÜNLERİ 10 KASIMDA ANLAMAK
2. MANSİYON – ADA AZMAN – HASAN ÇOLAK ANADOLU LİSESİ
MAVİYE ÇARPAR YÜREK
EMİNE BERK – HASAN ÇOLAK ANADOLU LİSESİ
10 KASIM

ORTAOKUL
1. AZRA CEYLİN YILMAZ – KARGICAK ORTAOKULU
KELİMELERE SIĞMAYAN MAVİ GÖZLÜM
2. CEYLİN SU ERDOĞAN – NEZİHE TÜRKTAŞ ORTAOKULU
VATANIMIZIN KURTARICISI, CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU
3. MİMOZA ERDİK – TED ALANYA KOLEJİ 
10 KASIM VE KÖPRÜLER
1. MANSİYON NİSAN ÇİÇEK – TED ALANYA KOLEJİ
ONSUZ KASIM
2. MANSİYON MERVE ÖĞREDİCİ – NEZİHE TÜRKTAŞ ORTAOKULU
TÜRK MİLLETİNİN YILDIZI MUSTAFA KEMAL

İLKOKUL
1. DERİN DEĞİRMENCİ – TED ALANYA KOLEJİ
EN BÜYÜK KAHRAMAN
2. CEMRE ADA YENİ – TED ALANYA KOLEJİ
ATAM’A MEKTUP
3. İPEK HACIHAMDİOĞLU – TED ALANYA KOLEJİ
KAHRAMANIM ATATÜRK
1. MANSİYON – İPEK GÜRSOY – 7 BİLİM İLKOKULU
HER YERDE SEN VARSIN ATAM
FUNDA DEVECİ- KEMAL ŞUBERİ İLKOKULU
ATATÜRK SEVGİSİ
2. MANSİYON ALYA ÇİÇEK - TED ALANYA KOLEJİ
ATA’M
ATA ÖÇ - KEMAL ŞUBERİ İLKOKULU
MAVİ GÖZLERİNİN İZİNDE
Dereceye giren kompozisyonlar;

10 KASIM VE KÖPRÜLER

O gün yine güneş doğudan doğdu, bir rüzgâr süpürüverdi ortalığı. Dükkânlar yine kepenklerini açtı. Belki de farklı olan tek şey tarihti. Sokaklardaki herhangi birini durdurup sorsanız da günün anlamanı, tahmin ettiğimiz şeyleri söyler. Ya da “ cevabını bildiğin soruları sorma,” Bakışı atar.

 Kimisi meseleyi şöyle açıklar. “ 10 Kasım Atatürk'ün dünyadan göçüp kalplere yerleştiği gündür.” Söylemeye dilleri varmayan, daha konuşmadan ağlayan kişiler de olacaktır ama muhtemelen 10 Kasım'ı köprülerle ilişkilendirmeye çalışan biri olmayacaktır. Biz toplumca Atamızı değil yıkılması, sendelemesi bile imkânsız olan üstün biri olarak gördük. Öyleydi, öyle de kalacak. Ama o, tek bir yolu değil, onlarca farklı ama aynı amaca ulaşan yolları tercih ediyordu. Bir köprü koparsa ne olur? Bir taraftakiler diğer tarafa geçmek ve yola devam etmek için yeni bir yol bulurlar veya köprüyü tamir ederler. Köprünün uzaklarında diğer yola bağlanan yollar olabileceği gibi aynı düşüncede buluşan düşünce biçimleri de olabilir. Doğru, tek doğru değildir. Yani, 10 Kasım da ülkecek Atatürk'ün peşinden gitmeyi doğrularımızı aynı noktada buluşturup çizen yoldan öğrendik. Yola çıkan bazıları Atatürk'ün bu 10 Kasım günü yıkıldığını söyleyecek olursa bunun da cevabı var. Eğer ki bir gün herhangi bir genç, bir çocuk kalbinde Atasına ayırdığı yeri küçültüp, büzüştürürse o gün Atamız yıkılmış olur. Yahut 10 Kasım'ı yenilgi zannedenler varsa onun da var cevabı. Bir yenilgi değildir, inancın üstün gelerek Atanın ülkesinin, bıraktığı izi silmeyeceğine dair olan hislerinin doğrulanıp rahatça kendini verdiği gündür.

 Bilinenleri bırakalım, o bir çıta gibiydi. Eğip bir fidanı dikti, şimdi sıra küçük dallarda. Ne kadar büyürlerse, ne kadar çiçek açıp meyve verirlerse ağaç büyüyecek. Bunu da köprüyle ilişkilendireyim. Ağacın sağındaki dal da, solumdaki dal da büyümek için vardır. Sonuç olarak büyüyecekler, Ama sağdan ama soldan. Biri kırılsa yenisi çıkacak, yaprak dökecek yenisi çıkacak yerine. Ama sagdaki yaprak ama soldaki yaprak. Elbet çıkacak. Kalbinizde ayırdığınız yeri koruyun. Atatürk için. Atanın tek yenilgisi onun izinden gitmeyi bıraktığınız gün olacaktır. Köprü yıkılsa da bir yol bulun. Dal eğilirse çıta olun. O yokken o gibi olmayı öğrenenler ancak doğruya erecektirler. O yokken o gibi olmayı beceremeyenler ise yeni yollardan atlaya zıplaya geçenlerin yanında sora sora bulacaktır Atatürk'ün izini. 10 Kasım’da öğrendik yani kendi kendimizin köprüsü, çıtası olmayı. 10 Kasım, kendi ayaklarımızın üstünde durmayı öğrendiğimiz gündür. TED ALANYA KOLEJİ MİMOZA ERDİK

VATANIMIZIN KURTARICISI CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU

1938 yılından günümüze kadar her Kasım ayının 10’unda kurtarıcımız, başkomutanımız, önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü tüm Türkiye’de anmaktayız.10 Kasım’da saat 09.05’te tüm Türkiye susmakta ve ulu önderimize saygı ile selam durmaktayız.

Savaşlarla yorulmuş, bitap düşmüş, yokluk, yoksulluk içinde bir halk… Cepheden cepheye yıllarca koşmuş askerler… Düşmanlarca paylaşılmak üzere her yeri işgal edilmiş vatan toprakları… Dışarda düşmanlar, içerde düşmanlarla işbirlik içerisinde hainler ve dağılmış idare… Bütün bu olumsuzluklara rağmen işgalci devletleri vatanımızdan söküp atmak için harekete geçen Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları… Türk halkının umutlarını yeşerterek, askerleri toplayacak, savaşacak gücü, iradeyi, kudreti, sevk ve idareyi gerçekleştirerek vatan topraklarını düşmanlardan temizlemiştir. Harap olmuş vatanı yeniden kuran ve her alanda devrimler yapan Gazi Mustafa ATATÜRK Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Tüm dünyanın “bitti yok oldu” dediği anda ve tüm imkânsızlıklara karşın Türklerin gücünü göstermiştir.

Hiçbir lider yoktur ki TBMM’nin açılış günü 23 Nisan’ı çocuklara, Samsun’a çıkış günü 19 Mayıs’ı gençlere hediye etsin. Yok olan devleti yeniden var eden, yedi düvelle savaşan, cepheden cepheye koşan ve yeni bir devlet kuran kısa zamanda devrimler yapan medeni ülkeler seviyesine çıkartan Gazi Mustafa Kemal’i 10 Kasımlarda özlemle, hasretle, minnetle anmak her Türk’ün boynunun borcudur. 

ADI-SOYADI: Ceylin Su ERDOĞAN

OKUL: Nezihe Türktaş Ortaokulu

SINIF:7/C

KELİMELERE SIĞMAYAN MAVİ GÖZLÜM

Bu güzelim coğrafya için yepyeni bir nefestir Atatürk! Dağdaki çoban, köyde doğan küçük kız çocuğu için umuttur!

Memleketimin yaşama sevincidir! Adı anılınca yüzümüze yayılan gülümseme, gözlerimize dolan ışıktır. Tarihe sığmayacak kadar destansı bir öykünün kahramanı, mimarıdır. Okuduğum en coşkulu şiir, söylediğim en duygulu türküdür! Yeniden doğuşum, huzurla uykuya dalışım, yolumda attığım en emin adımımdır. Sanatta lider olmaktır. Sanatın, sanatçının kıymetini bilmektir. Dünyaya örnek olmaktır. Kitap okumak, yeni şeyler öğrenmek, yenilikleri keşfetmektir. Bilimdir; bilim adamı yetiştirmek, eğitimde uygar, çağdaş olmaktır. Spor yapmak, ahlaklı olmaktır. Fiziksel ve ruhsal sağlıklı ve mutlu nesiller yetiştirmektir. Çiçeğin, ağacın, kuşun ve doğanın kıymetini bilmektir. Duyarlılıktır Atatürk! Yaşadığı coğrafyanın güzelliklerinin farkında olmak, sorunlarına duyarlı olmaktır, çözüm aramaktır. Gerektiğinde çare olmaktır. Haklarını da sorumluluklarını bilmektir. İlkelere uygun yaşamak, yaşayabilmektir. İnsanı sevmektir Atatürk, vatanı sevmektir!

Türkiye’m için özgürlüğün kapısıdır Atatürk! Maviliklerde süzülen martıdır memleketim için. Övünçtür, mutluluktur, huzurdur… Türk genci için gururdur, bir şairin kullandığı en sade dil, en etkileyici cümledir. Ülkem için canı pahasına savaşan bir yiğittir. Çağ için en güzel örnektir. Hayalleri süsleyen o güzellik, kadınlar için bir bağımsızlık sembolüdür. Herkesin kalbinde yer kazanan bir liderdir, medeniyete hitap eden melodidir. Ülkemin mutluluk kaynağıdır. Gözlerimi açtığımda görmek istediğim insan, çarem tükenince örnek aldığım paşamdır.

Bize sahip çıkan ulu önderdir Atatürk! Duvardaki “Adalet” yazısıdır. Halktır, halkçılıktır, eşitliktir. Her zaman en iyisini öğretendir. Çocuk için bir barış güvercinidir. Her bayram gururla dalgalandırdığı al bayraktır. Minicik yüreğimize vatan sevgisi tohumları eken koca yürekli bir komutandır. Ülkemin düzeni, neşesidir. En değerli fikirlerimizin babasıdır. 

Başöğretmenimizdir! 

Işığımız, güneşimizdir!

Varlığı için duamız, şükrümüz,

 Minnettarlığımızdır… 

OKULUN ADI : KARGICAK ORTAOKULU

ÖĞRENCİNİN ADI SOYADI : AZRA CEYLİN YILMAZ

SINIFI : 8/E

ATAM’A MEKTUP

Ben sizin kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir çocuğuyum. İsmim Cemre Ada YENİ. Bende sizi hiç görmeden seven milyonlarca Türk çocuğundan biriyim. Sizin bizim özgürlüğümüz için yaptıklarınızı öğretmenlerimden dinliyor, kitaplardan okuyorum. 

Siz benim hayalimde ülkemizin üstüne güneş tutan birisiniz. Aydınlatmak için bizde sizin yolunuzdan ilerleyen Türk çocuklarıyız. Zaferleriniz , başarılarınız bize hep örnek oluyor.

Düşünüyorum da Atam siz hem ilk öğretmen , hem başarılı bir asker, hem bir devlet adamısınız .Bizim Atamız olduğunuz için çok şanslıyız . 

Sizi Anıtkabir’de ziyarete geldim. Anı defterine yazdım. Çok duygulandım. O gün size büyük bir buket kasımpatı çiçeği getirdim. Biliyorum en sevdiğiniz çiçek olduğunu. Atam ben sizin sevdiğiniz şeyleri biliyorum. Fikirlerinizi anlıyorum ve sizi çok seviyorum.

Çanakkale zaferinin kutlandığı her yıl Çanakkale’ye gidiyoruz. Orada çok duygulanıyorum. Saatinizin vurulduğu yer , Conk Bayırı ve şehitlikleri gezerken dua ediyorum.

Atam teknolojik olarak dünya çok gelişti. Örneğin bilgisayar diye bir alet var dünyada ki tüm bilgilere kolayca ulaşabiliyoruz. Sizin adınızı yazıp hakkınızda her bilgiye ulaşabiliyorum.

Canım Atam dünyada çok kötü bir hastalık çıktı. Adı korona. İnsanlar ölüyordu. Biliyor musunuz bu hastalığın aşısını iki Türk doktor buldu. Babam o akşam haberleri izlerken dedi ki siz hastalanınca beni Türk doktorlarına emanet edin demişsiniz.

 Ülkemizde kocaman hastaneler ,her ilde birçok okul var artık. Uçaklarımız var atam . Her şey çok gelişmiş. Sizin zamanınızda olmayan birçok şey var artık. Sizin de bu günleri görmenizi çok isterdim.

İyi şeylerin yanında kötü şeyler de yaşanıyor atam. Dünya da birçok ülke bir biriyle savaşıyor. Ama bizim ülkemiz güvende. Biz savaşlara dahil değiliz . Keşke savaşan o ülkelerin liderleri sizi örnek alsalar. Sizin yurtta barış dünyada barış fikrinizi anlayabilseler.

Atam seni o kadar çok seviyorum. Sende bizi seni görmeden sevdiğimiz gibi sevmişsin. Dünyada çocuklara bir günü bayram ilan eden tek ülkeyiz. 23 Nisan gelince komşu olan olmayan her ülkeden çocuklar Türkiye’ye gelip bayram kutluyorlar. Bizse o kadar şanslıyız ki kendi evimizde okulumuzda kutluyoruz bugünü.

Atam günümüzden sana anlatabildiklerim bu kadar. Büyüdükçe daha iyi tanıyabiliyorum seni. Tanıdıkça sevgim artıyor. Sen rahat uyu atam. Çünkü biz senin izindeyiz.

Cemre Ada YENİ

Alanya TED Koleji 4/B Sınıfı

Sevgili Atam,

Yine bir 10 Kasım.İsmin dillerden dile dolaşıyor.Yediden yetmişe herkesin göğsünde senin fotoğrafın.

Kısacık ömründe dirilttiğin bu ülkede kimileri zorluklarla,kimileri evlatlarını okutma çabasıyla, kimileri evine bir lokma ekmek götürme derdiyle,kimileriyse refah ve huzurla hayatlarını sürdürüyor.Ama hepsinin içinde ortak olan şey senin sevgin Ata’m.364 gün işe giden de evinin işleriyle meşgul olan da iyi bir üniversite kazanmak için çabalayan da 10 Kasım’da aynı acıyı paylaşıyor,aynı üzüntüyü yaşıyoruz.

Bir Özcan Atamert olup seninle 4 yaşında tanışmak,Afet İnan olup seninle manevi bağ kurmak ne güzel olurdu kim bilir.Bizler fotoğralarında gördük Ata’m seni,fotoğralarında tanıdık,fotoğraflarında sevdik.Kimi zaman yere düşen bir Türk kadınını “ Sen yerlerde sürünmeye değil,omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın” derken, kimi zaman kara tahta başında,kimi zaman küçük bir kız çocuğunun elinden tutarken,kimi zaman cephede, kimi zaman da kürsüde konuşma yaparken gördük,tanıdık seni.

İleri görüşlü,karizmatik-sahibkıran- bir insan olan,olmayacakları kendine hedef gösteren, mecbur kalmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu söyleyen cephede bile Reşat Nuri okuyan senin izindeyim,izindeyiz Atam.

Eli öpülesi Zübeyde Hanım.Ülkesini o cehalette,o yoklukta yeniden diriltmek için gizlice askerî imtihanlara girecek kadar cesur,babasından kalan kılıcı asker olması gerektiğine bir işaret gösterecek kadar kabiliyetli,hayatını adadığı değerler,fikirler herkese ışık tutabilecek kadar fevkalade bir insanı,seni bu dünyaya getirdi. 

Çok çalıştınız , sırayı bizlere bıraktınız Ata’m.Önce seni öğrendik Ata’m.Kitaplardan öğrendik.Öğretmenlerimizden saygıyı öğrendik,sana sonsuz kıldık.Ailemiz sevmeyi öğretti,karşılıksız seni sevdik.Dinlemeye başladık,senin sözlerini dinledik.İnsanlığı öğrendik, akıllara ilk sarı saçlı,mavi gözlü Mustafa Kemal geldi,sen geldin Ata’m.

Yoklukla inşa ettiğin bu ülkede senin insana olan saygını,kız çocuklarına duyduğun özel ilgiyi,vazgeçmez iradeni,fikirlerini ve daha sayısız mükemmel özelliklerini örnek alan senin izinden giden bu nesil varken gözün arkada kalmasın Ata’m.

Emanetini emanetimiz,hedeflerini hedeflerimiz,ilkelerini ilkelerimiz bilmeye devam edeceğiz.Seni saygı ve sevgiyle selamlıyoruz. 

Ümmühan KOLLAMA 

YÜREĞİME KASIMLAR AĞIR GELİR

Geldi yine kasımın karası, yası.’’84 yıl olmuş’’ dediler.İnanmakta güçlük çektim.Ölen bedeniydi ya, sevgisi gitmemek üzere kalbimizdeydi.Yas tutmak; yaşamı bu kadar anlı şanlı, kahramanlık dolu binlerce öykü, yüz binlerce vatan evladına babalık yapmış birisine göre değildi. Onun ölümü bile birçoğunun yaşamından daha mertçeydi. Öksüz kaldık bir kasım sabahı. Durdurun saatleri dokuzu dört geçe, dokuzu beş geçmesin. O gün gökyüzünün karanlığı ürpertir içimi. Sessiz ağlıyoruz, Dağ sessiz,taş sessiz, halk kimsesiz...

Kuşların ötüşünü bile acıklı hissediyorum.’’Ağlamayın!’’diyor atam.’’Ağlamayın!’’ Başınız dik, gözünüz açık olsun. Biran bile bakmayın arkanıza. ’’Hep ileri, tek ileri!’’ Ağlamıyorum ya atam, kelimelerle anlatıyorum içimi biraz. Sayfalarca yazıyorum senin için, kendim için. Biliyorum görüyorsun. Pek de üzmek istemiyorum seni. Emanetine sahip çıkamadık atam, demek istemiyorum. Ben bütün kasımlara küsüm. Kasım demek, hüzün demek, güz demek. Sakın ha yanlış anlamayasın atam; bu küskünlüğüm sana değildir.Benim küskünlüğüm de kırgınlığım da kendime.

Siren sesinin can yakıcı uğultusu geliyor kulaklarıma. Üşüyor mudur atam? Kışın yağan kar altın rengi saçlarını ‘’ak’’ ediyor mudur? ’’Maksat bizim yaşamamız değil, maksat milletin yaşamasıdır.’’ Ah benim yüreği güzel atam. Ölüm bile korkutmadı seni, ulusunun canının yanmasından korktuğun kadar. Kimi ölür toprağa, kimi ölür kalbe gömülür atam. Bu dünyaya bir Mustafa Kemal geldi. Ne onun gibi kalbi ne de onun gibi bir kurtuluş destanı olan rastlar bir daha bize. Sen başımızdın. Sensiz hep bir eksiğiz sanki. ’’Sanki’’si fazla oldu. Sensiz eksiğiz atam!

Gözün arkada kalmasın biz bakarız başımızın çaresine. Bakarız bakmasına da, baktırmıyorlar atam! Sevdiğin türküler varmış, dinledim. Okuduğun kitaplar varmış, okudum. Belki biraz vakıf olurum diye. Ama beyhude yağar yüreğime! Senin gibisi kadar olur mu, bilemem...

Kasımpatıymış en sevdiğin çiçek, çeksem kokusunu içime alır mıyım senin kokunu? Yüreğim buruk, ellerim titrek, gözlerim yaşlı bir şekilde son noktamı koyacağım. Sen yeter ki gurur duy. Bu canım, bu vatan bayrağının hilaline kurban olsun. Ben sevmedim kasımın onunu. Siliyorum takvimlerde

ADI SOYADI: ZEYNEP HİLAL KARABULUT

İLÇE: ALANYA

OKULU: A.FEVZİ ALAETTİNOĞLU ANADOLU LİSESİ

KONU: 10 KASIM VE ATATÜRK

IŞIĞINLA GÜÇLÜYÜZ

Özgür bir yaşamı modern bir devlette sürmemizi derin bir arzuyla isteyip bunun için yüzlerce kez canını feda etmeye hazır bir başkomutandı Atatürk. 

Çocukluğunda bile ülke meselelerini derdi edindi, bunun için asker oldu Atamız. 

Kurtuluş Savaşı'nda, Milli Mücadele'de silah arkadaşlarıyla birlikte bıkmadan, usanmadan canlarını feda etmek pahasına savaştılar Türkiye için...

Bazıları şehit, bazıları gazi oldu ama yine de vazgeçmediler vatan sevdasından. 

Atatürk, Türk halkının özgürlükçü ruhunu gördü ve bunun için şu an içinde bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. 

Yaşamının sonlarında o hastalıktan bitap düşmüş bedeniyle hâlâ memleket meselelerini tartışacak, sorunlarına çözüm bulmaya uğraşacak kadar kendisini ülkesine adamış bir liderdi...

Ona çok şey borçluyuz, şu an birilerinden korktuğumuz için erkek kılığında tiyatrolarda rol almıyoruz, özgür haklarımızla oy kullanabiliyoruz, seçiyoruz seçiliyoruz; belki de en önemlisi kız çocukları okuma, eğitim görme hakkına sahip. 

Bir kız öğrenci olarak sıralarda oturmanın önemini anlıyor ve Atam’a minnet duyuyorum siz de duyun...

Getirdiği ilke ve inkılaplarla bu ülkenin ilelebet yaşamasının temellerini attı ve ileri görüşlülüğü sayesinde bugün hâlâ Türkiye Cumhuriyeti'nde özgürce yaşıyoruz. 

Ben Atatürk'ü ruhumda taşıyorum, her Türk evladının da yaptığı ve sonsuza dek yapacağı gibi. 

Tüm dünyanın bugün hâlâ saygıyla andığı bir liderin ülkesinde doğmaktan onur duyuyorum siz de duyun. 

Varlığıyla olduğu kadar gidişiyle de derinden sarstı tüm dünyayı. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan sarıp sarmaladığı tüm insanlar 10 Kasım 1938'de Atatürk'ümüzü önünde saygıyla eğilerek uğurladı...

Düğmeler yağdı tabutunun üzerine, "Ben senden sonra bir eksiğim." anlamını taşır işte böyle önemli bizim için Atatürk çünkü bize özgür, çağdaş bir ülke bıraktı çünkü onu sonsuza kadar nasıl yaşatacağımızı öğretti sözleriyle yaptıklarıyla.

Bir Avusturya gazetesinde "Türk halkı, kurtarıcısını ve babasını kaybetti." Yazdı. 

Evet, Türkiye o gün kurtarıcısını, babasını kaybetti lâkin onun fikirlerini yolumuza tuttuğumuz bir ışık yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. 

Gençlere çok inandı öyle ki "Bütün ümidim gençliktedir!" dedi.

Bu ülkenin genç evladı olarak konuşuyorum şimdi sizlere: Atatürk'ü anlamaktan, fikirlerini fikirlerim, ilkelerini ilkelerim yapmaktan ve onun ışığında yürümekten hiç vazgeçmeyeceğime ant içiyorum...

Daha özgür, daha parlak yarınlara senin fikirlerinle, senin gösterdiğin yolda ilerleyerek ulaşacağız Atam!

Hayatı bir dakikalığına durduran tek lider olarak bugün yine hayatı bir dakikalığına durduracaksın, senin için saygı duruşunda gözleri dolan milyonlarca evladın olacak seni saygı, özlem ve minnet ile anıyorum varsın, var olmaya ilelebet devam edeceksin...

Tutku Lal SEZEN

Alanya Alaaddin Keykubat Koleji

12/C sınıfı

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.