“Çocuklarımız bizleri izleyerek öğrenir”
Zayıflık baskısının çocuklarda yeme bozukluklarına yol açtığını ve depresyona sürüklediğine vurgu yapan Yurdakul, “Çocuklar, kilolu insanların iyi olmadıklarını düşünmektedir. Bu nedenle kilolu arkadaşlarıyla ‘alay etme’ durumu ortaya çıkabilmektedir. Anne-baba olarak çocuklarımıza doğru beslenmeyi; kendimiz de doğru beslenerek ve davranışlarımızla örnek olarak öğretmek zorundayız. Çocukların erken yaşta kazandığı yeme alışkanlıklarının ilerleyen yaşlardaki obezitenin yanı sıra tüm psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıkların kapısını daraltır. Çocuklarımız bizleri izleyerek öğrenir. Çocuğumuza bir yemeği sevdirmeyi istiyorsak, zorlayıcı davranmadan, faydalarından bahsederek ve o yemeği biz de yiyerek örnek olabiliriz. Fast-food ürünlerin, asitli içeceklerin zararlarından bahsediyor ve biz tüketiyorsak inandırıcılığı kalmaz” dedi.
"Basmakalıp bilgilerle değil, çocuğun kendisine özel programlamak gerekir"
Doyduğunu söyleyen çocuğa ısrarcı olunmaması gerektiğinin altını çizen Yurdakul, “Zararlı yiyeceğe yasak koymak onların daha çok istemesine ve hatta bizden gizli yemesine neden olabilir. Bu yüzden sağlıklı bir beslenme programını basmakalıp bilgilerle değil, çocuğun kendisine özel programlamak gerekir. Gelişme çağında çocuğun kilo fazlalığı varsa zayıflama diyetleriyle değil doğru beslenme programıyla kilo vermesinin doğru olacağını bilmemiz gerekir. Özellikle tatlıya eğilimi olan ve göbek çevresi yağlanmaya başlayan çocukların ebeveynler tarafından önemsenmesi gerekir. Boyu uzayınca geçer demememiz gerekir. Beslenme çantasına koyduğumuz tam tahıllı küçük sandviçler, meyve, badem, ceviz, fındık, kuru meyvelerle yapılmış kurabiyeler gibi keyifli ve sağlıklı atıştırmalıklar çocuğunuzun büyümesini, gelişimini hatta dikkatini olumlu etkilediği gibi okuldan dönünce açlığı kontrol edebileceği için abur cubura saldırmasını önler” açıklamasını yaptı.