"Tarım günah keçisi ilan ediliyor"

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, tarımdaki küçülme ve kan kaybının gittikçe artmaya başladığını söyledi. "Tarım günah keçisi ilan ediliyor" diyen Çandır, ayrıca domatesin Antalya-İstanbul arasındaki fiyat farkı nedeni hakkında değerlendirmelerde bulundu.

"Tarım günah keçisi ilan ediliyor"

 ATB'nin Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan başkanlığında yapıldı. 2016 yılını değerlendiren ve ATB’nin yönetim çalışmaları hakkında bilgi veren ATB Başkanı Ali Çandır, gündeme ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çandır, tarımdaki küçülme ve kan kaybının devam ettiğini hatırlatarak, "Tarımdaki küçülme ve kan kaybı gittikçe artmaktadır. Resmi rakamların misliyle daha fazlasını bizler yaşamaktayız ve her fırsatta bu durumu dile getirmekteyiz. Tarımsal üretim ve ticaret ile Antalya’mızın içinde bulunduğu bu küçülme girdabından çıkışı için çözüm önerilerimizi, en somut haliyle hükümetimize yazılı olarak sunduk" dedi.

banner111
"Tarım sektörünün kan kaybı artıyor"
Meclis toplantısında konuşan Çandır, ilan edilen büyüme rakamlarına baktıklarında tarım sektörünün son dört çeyrektir art arda şiddeti artarak küçüldüğünü gördüklerini söyleyen Çandır, "2015 yılı son çeyreğinde yüzde -3.6 olan tarımdaki küçülme; 2016 yılı 1'inci ve 2'nci çeyreğinde yüzde -5.6 küçülmeye, 3'üncü çeyreğinde ise yüzde -7.7 küçülmeye uğramıştır. Yani tarımdaki küçülme ve kan kaybı gittikçe artmaktadır. Resmi rakamların misliyle daha fazlasını bizler yaşamaktayız ve her fırsatta bu durumu dile getirmekteyiz. Tarımsal üretim ve ticaret ile Antalya’mızın içinde bulunduğu bu küçülme girdabından çıkışı için çözüm önerilerimizi, en somut haliyle hükümetimize yazılı olarak sunduk. Onların gösterdiği duyarlılıktan da memnunuz. Türkiye geneli için almış oldukları tedbirlerin, yararlı ama bizim yaralarımıza merhem olmaya yetmediğini de ifade ediyoruz. Eminim ki, Antalya yaklaşımı önerimiz eninde sonunda hükümetimiz nezdinde de dikkate alınacaktır" dedi.

"Tarım günah keçisi ilan ediliyor"
Tarımsal üretim ve ticaretin son 15 yıl içerisinde nispi olarak geriye düşmesinden ve özellikle 2010 yılından itibaren bu geriye düşmenin hızlanmış olmasından sadece kendilerinin muzdarip olmadıklarını belirten Çandır, "Cumhurbaşkanımızın da bu yöndeki açıklamalarına baktığımızda, gelecek için umutlanmaktayız. Tabii bizi üzen açıklamalar da yapılmaktadır. Bunlardan biri de tarımın, tüketici enflasyonunu yükselttiği konusudur. Aylardır bunun gerçek olmadığını TÜİK rakamlarıyla açıklıyorum. 2003 ve 2010 baz yılı hesaplamalarıyla tüketici ve üretici enflasyonlarının sektörel eğilimlerine ve bunların enflasyon üzerindeki etkilerini analiz ettik. Gördük ki, tarımın üretici ve tüketici tarafında da enflasyon üzerindeki etkisi yükseltici olmaktan çok daha fazla frenleyici ve düşürücü etkisi olmuş. Mesela son 12 yılın sadece 3’ünde (2007, 2008 ve 2011) tarım, tüketici enflasyonunu yükseltirken, 7’sinde frenleyici ya da düşürücü etki yaratmıştır. Gerçek bu iken hala tarımın, enflasyon üzerinde yükseltici etkisi vardır demek, tarımı en hafif ifadeyle günah keçisi ilan etmektir. Eğer gerçek bir enflasyon yükselticisi aranıyorsa, yurtdışı üretici endeksine bakılmasını tavsiye ederiz" diye konuştu.

"Tarımı çıkarsınlar enflasyonun içerisinden"
Tarımla ilgili devletin üst kademelerinden gelen eleştiri ve özeleştirilerden dolayı oldukça memnun olduklarını ifade eden Çandır, tarım ürünlerinin enflasyonu yükseltmede suçlu olarak gösterilmesine sert çıktı. Her enflasyon döneminde, Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı olarak enflasyonu açıkladıklarına dikkat çeken Çandır, "Bu yıl kabak, bu ay limon hep tarım ürünleri suçlu gibi gösteriliyor. Biz de buna kafayı taktık ve yıllara göre baktık. Hatta tarımı çıkarsınlar enflasyonun içerisinden buna razıyız. Mesela geçtiğimiz enflasyonun içerisinden tarımı çıkartırsak yüzde 10’ları buluyor rakamı. Dolayısıyla bunu böyle deklare etmek tarımın itibarını da sarsıyor. En çok bu durumdan yaş sebze sektöründeki arkadaşlarımız rahatsız oluyor" dedi.

"Bu algıyı bir türlü aşamıyoruz"
Özellikle domates konusunda 'tarlada 1 lira, İstanbul’da 7 lira' gibi algının yanlış olduğunu savunan Çandır, "Bu algıyı bir türlü aşamıyoruz. Çünkü bu biraz iktisatlaşmış gazeteci arkadaşlarımıza popülist geliyor" dedi. 7 çeşit domatesle örnekler veren Çandır, araba ticaretinden kıyaslama yaparak, "x marka otomobil galerisine gittik, çeşitli sektörlerde aynı marka araba var. Diyebilir miyiz ki burada bu para, İstanbul’da şu para. Çünkü farklı versiyon. Konfor arttıkça fiyatı da artıyor. Domates de aşağı yukarı böyle bir şey. Antalya’daki komisyoncu ya da aracı bu malı iki katına satıyor gibi bir imaj var. Bunun dillendiriliyor olması bizim itibarımızı zora sokuyor" diye konuştu.

"Tarım kesiminin reel kazancı yüzde 70 eridi"
Son yıllarda tarımsal üretim ve ticaretin küçülme durumuna geldiğini aktaran Çandır, diğer taraftan da haksız kazançlarla enflasyonu arttıran kesim olarak gösterilmelerinden dolayı rahatsız olduklarını dile getirdi. Çandır, "Çünkü ne yaptığımızı ve yaşadığımızı biliyoruz. Bir somut örnekle açıklayayım; devletin resmi rakamlarıyla özellikle son 7 yıldır tarım kesiminin reel kazancı yüzde 70 oranında erimiştir. Yani hem küçülmek zorunda kalmışız, hem reel kazancımız erimiş hem de gerçek dışı olarak enflasyonun baş sorumlusu gösteriliyoruz. Bunlar bizi üzüyor ve kendimize kızıyoruz. Demek ki derdimizi, kendimizi ve gerçekleri iyi anlatamıyoruz ya da sektör olarak böyle bir ses oluşturamıyoruz" şeklinde konuştu.

"Türkiye 1 kaybederken Antalya 2 kaybediyor"
2013 yılında kırılan ihracat rekorunun ardından bugün itibariyle ihracatın yüzde 16 düşüş gerçekleştirdiğine vurgu yapan Çandar, şöyle konuştu:
"Bu düşüş, ülkemiz ihracatındaki düşüşün iki katıdır. Yani Türkiye 1 kaybederken, biz 2 kaybeder duruma gelmişiz. Tarımsal ihracatta da benzer bir eğilim bulunmaktadır. Türkiye rekoru olan 2014 yılı tarımsal ihracatına göre 2016 yılında yaşanan yüzde 21'lik düşüşe karşılık, Antalya tarımsal ihracatının rekoru olan 2013 yılına göre yüzde 38’lik bir düşüş yaşamış durumdayız. Zaten ihracatta yapısal bir sorunumuz var. O da Antalya genel ekonomik göstergelerle Türkiye’nin yaklaşık yüzde 3’ü civarındayken, ihracattaki payımız yüzde 1 bile değildir ve bu giderek daha da düşmektedir. Bu olumsuzlukların nedenlerini önce kendimizde aramalı, sorgulamalı ve daha etkili çalışmanın yollarını bulmalıyız. Yoksa başkalarını sorumlu tutma kolaycılığı ile alınabilecek bir mesafe yoktur. Gerçekleri görmeden ve üzerinde çalışmadan, kalıcı çözümler üretilemez, ancak 'mış' gibi yapılabilir."

"Antalya’nın işsizlik seviyesi genel ortalamanın üstünde"
İşsizlik rakamlarına da değinen Çandar, TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Antalya’nın işsizlik oranının genel ortalamanın üstünde olduğuna dikkat çekti. Bu rakamların rekor olduğunu söyleyen Çandar, "Türkiye’nin resmi işsizliğini yüzde 11.8 ve genç işsizliğini de yüzde 21.2 olarak açıkladı. Bu oranlar gittikçe yükselen ve son yılların rekoru olan rakamlardır. Ancak Antalya’nın işsizliği genel ortalamadan da yüksektir. 2010 yılında Türkiye’nin işsizliği içindeki Antalya’nın payı yüzde 2.5’un altındaydı. 2016’da bu oran yüzde 3.5’a yaklaşmıştır. Yani toplam işsiz sayısı içindeki payımız hızla artmaktadır. Bunda insanlarımızı tarımdan caydırmanın çok büyük bir etkisi vardır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız ve Türkiye Odalar Birliği Başkanımızın birlikte açıkladığı; üniversiteden yeni mezunların istihdam edilmesi halinde sağlanacak desteklerin, bu derdimize çare olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

Güncelleme Tarihi: 25 Ocak 2017, 13:43

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner97

banner82

banner83