Buraya kadar tamam ama gelin görünki, özellikle sosyal medyada saçma sapan ideolojik paylaşımlarda bulunulması anlaşılır gibi değil…
Böylesine hassasiyet gösterilmesi gereken bir konuda, olayı cemaate ve siyasete bağlayan vicdansızların aklına şaşıyorum.
Sosyal medyada, yok efendim neymiş '' Yok şu partiye, bu partiye karşıtlığı ile bilinen Süleymancı cemaatinin Adana’daki yurdunda yangın'' çıkmış, mış, mış... İpe sapa gelmez saçma sapan, subliminal mesajlarla dolu farklı amaçlar güden paylaşımlar havalarda uçuşuyor. Siyaset, siyaset siyaset! Vicdansızlar... Siyaset yesin başınızı inşallah... Bunların umurunda bile değil orada giden canlar.
'' Koyun can derdinde, kasap et derdinde '' misali, vallahi yazıklar olsun... Cayır cayır yanan yürekler ortadayken yurdun kime ait olduğunun ne önemi var. Bu saatten sonra önemli olan bu tür olayların bir daha yaşanmaması için tüm yurtlar dahil, oteller, iş merkezleri gibi toplu yaşam alanlarında çok ciddi önlemlerin alınması ve bu tür olayların asla unutulmamasıdır.
Tabi bir de ceza kısmı var. Bu gerçekten çok çok önemli! Bu tür olaylarda cezalar bir iki kişinin üstüne kalıyor. Burada sadece yurt sahibi, sorumlu müdürü ya da görevli personel değil, yetkili kurumlar dahil olayda ihmali bulunan herkes titizlikle araştırılıp, ortaya çıkarılmalıdır.
Denetim mekanizmalarının çalışıp çalışmadığını tespit edip, varsa eksikleri tamamlanmadan yurdun işletilmesine izin veren yetkililerin de en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor. İşte burada konuşulması gereken asıl konular bunlardır. Aksi halde Allah muhafaza bu acı manzaralar sürer gider...
İlaveten, özellikle altını çizerek söylüyorum. Bu tür olaylarda, insani ve vicdani sorumluluklarımızı asla unutmadan, empati yaparak paylaşımlarda bulunmakta büyük yarar vardır. Şuursuzca hareket edip, sorumsuzca davranmanın bir anlamı yok.
Bu vesileyle tekrardan elim olayda hayatlarını kaybeden yavrularımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabır ve baş sağlığı, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.