Ülkemizde uzun yıllardan bu yana devam eden ve son birkaç yılda iyiden iyiye ayyuka çıkan gelişmeler hepimizi ziyadesiyle üzüyor. İşin en acı tarafı da, her geçen gün tahammül sınırlarının zorlanmasıdır. Eminimki yeryüzünde hiçbir ülke bizim ülkemizin düştüğü duruma düşmemiştir. Elbette terör her ülkede vardır. Vardır var olmasına da, bizdeki durum bir hayli farklı.
Nasıl mı ?
Dünyada hiçbir ülke yoktur ki parlamentosunda, milletin kürsüsünde, devletin, milletin ve medyanın gözünün içine baka baka terörü açıkça destekleyen kışkırtan vekilleri olsun. Yine hiçbir ülke yoktur ki, parlamentosunda terörü açıkça destekleyenlere maaş aldığı devlete ve o devletin milletine küfredenlere koltuk versin, iltimas göstersin. Son zamanlardaki gelişmelere, neresinden bakarsanız bakın çözümlenemeyen, anlaşılmayan hiç ama hiçbir tarafı kalmamıştır. Flu değil, artık fotoğraf son derece net…
Herkesin, hepimizin yıllardır söylediği, yorumladığı, fakat birçoğumuzun yok artık, daha neler dediğimiz, ihtimal bile vermediğimiz malum konunun bu dereceye gelebileceğini inanın kesinlikle beklemiyordum. En azından böyle bir şeye, yani vatan hainlerinin ortalıkta açıkça cirit atmasına asla izin vermezler, müsaade etmezler diyordum. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir evladı olarak, vatanını milletini seven bir birey olarak, elbette ben devletime güveniyorum, güvenmek zorundayım. Buna hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ama şu soruyu kendime sormadan da edemiyorum.
Aylardan bu yana ülkemizin doğusunda yaşanan içler acısı durumu görüyor, duyuyor ve biliyorsunuz. Hendekler kazılıyor, kablolar döşeniyor, kamera sistemleri kuruluyor, bombalar yerleştiriliyor, barikatlar kuruluyor ve her türlü yasa dışı faaliyetler, sınırsızca, şuursuzca çekinmeden, gocunmadan gerçekleştiriliyor. Birçok il ve ilçelerimiz köstebek yuvasına çevriliyor, şehirlerin altı üstüne getiriliyor, üstelik de bütün bunlar devletin malı, mülkü kullanılarak yapılıyor.
Hadi gel de malum soruyu sorma!
Dünyada hiçbir ülke yoktur ki parlamentosunda, milletin kürsüsünde, devletin, milletin ve medyanın gözünün içine baka baka terörü açıkça destekleyen kışkırtan vekilleri olsun. Yine hiçbir ülke yoktur ki, parlamentosunda terörü açıkça destekleyenlere maaş aldığı devlete ve o devletin milletine küfredenlere koltuk versin, iltimas göstersin. Son zamanlardaki gelişmelere, neresinden bakarsanız bakın çözümlenemeyen, anlaşılmayan hiç ama hiçbir tarafı kalmamıştır. Flu değil, artık fotoğraf son derece net…
Herkesin, hepimizin yıllardır söylediği, yorumladığı, fakat birçoğumuzun yok artık, daha neler dediğimiz, ihtimal bile vermediğimiz malum konunun bu dereceye gelebileceğini inanın kesinlikle beklemiyordum. En azından böyle bir şeye, yani vatan hainlerinin ortalıkta açıkça cirit atmasına asla izin vermezler, müsaade etmezler diyordum. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir evladı olarak, vatanını milletini seven bir birey olarak, elbette ben devletime güveniyorum, güvenmek zorundayım. Buna hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ama şu soruyu kendime sormadan da edemiyorum.
Aylardan bu yana ülkemizin doğusunda yaşanan içler acısı durumu görüyor, duyuyor ve biliyorsunuz. Hendekler kazılıyor, kablolar döşeniyor, kamera sistemleri kuruluyor, bombalar yerleştiriliyor, barikatlar kuruluyor ve her türlü yasa dışı faaliyetler, sınırsızca, şuursuzca çekinmeden, gocunmadan gerçekleştiriliyor. Birçok il ve ilçelerimiz köstebek yuvasına çevriliyor, şehirlerin altı üstüne getiriliyor, üstelik de bütün bunlar devletin malı, mülkü kullanılarak yapılıyor.
Hadi gel de malum soruyu sorma!
Ne mi?
Eminimki birçoğunuz bu soruyu kendi kendinize sormadan edemiyorsunuz. Bütün bu olanlar bizim, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin il ve ilçelerinde oluyor. Dikkatinizi çekiyorum başka bir ülkeden bahsetmiyoruz. Ben ülkenin güneyinde yaşıyorum. Sokağımın başına biri, bir kazma vursa on dk. sonra elli tane zabıta ve polis gelir. Bütün bunlar olurken koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin, dünyaca ünlü gururumuz Milli istihbarat teşkilatımız (MİT) neredeydi? Diyelim ki oradaki vatandaşlarımızı tehdit edip, korkuttular, susturdular.
Dikkat ederseniz konuya başlarken yıllardan bu yana devam eden diye başlamıştım. Bölgedeki hassasiyet malumken, vatan yerine, satan severler, hainler, meclisin içine kadar girip, vatanı milleti bölmek, parçalamak amacıyla, her istediklerini istedikleri gibi söyleyerek, terörü açıkça över ve destekler hale gelmiş durumdayken, konuyla ilgili hassasiyet tavan yapmışken benim güzel ülkemin istihbaratı ne yapıyordu, neredeydi? Dedim ya, ‘’ gel de sorma’’ Allah’ın bildiğini kuldan saklamanın bir anlamı yok. İçimden geçeni sesli düşündüm diyelim…
İlaveten ‘’ yılanın başı ezilmeden gövdesinden can çıkmaz’’ mış. Meclisin içerisindeki terörü, açıkça, ahlaksızca, şuursuzca destekleyenler, gerçek akademisyenleri tenzih etmekle beraber, akademisyen kimliğine bürünmüş ortalıkta cirit atan terör yandaşı kakademisyenler temizlenmediği sürece dahabizim başımız çok ağrıyacakmış gibi görünüyor. 2016 turizm sezonuna hazırlandığımız şu günlerde ümit ediyoruz ki, geçmiş iyi okunarak, gerekli önlemler alınır, huzur ve güven ortamı bir an önce tesis edilir. Çünkü buna hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.
-
-
-