“Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır”

Burun yapısını bozan ve nefes almayı güçleştirecek çeşitli solunum yolları problemlerine sebep olan grip, sinüzit, alerjik rinit, nazal polipler gibi hastalıklar nedeniyle oldukça sık kullanılan burun spreylerine karşı uyarılarda bulunan Op. Dr. Bilgehan Aydın, bu spreylerin aşırı ve ihtiyaç dışı kullanımlarda bağımlılık yapabileceğini kaydetti.

“Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır”
Dünyada sigaradan sonra en büyük bağımlılığın burun spreylerine olduğunu ifade eden Op. Dr. Bilgehan Aydın, bağımlılığın en büyük sebebini bu spreylere çok kolay ve reçetesiz dahi ulaşılabilmesi olarak tanımladı. Ayrıca belli başlı markaların burun tıkanıklığını çözmekten ziyade belli bir kullanımdan sonra kronik bir tıkanıklığa neden olabileceğini ifade eden Aydın, “Bu spreyler kimi vakalarda koku alma duyusunun büyük ölçüde, kimi zaman tamamen kaybedilmesine bile neden olabilir” dedi.

Burun spreylerinin uzun dönemdeki zararları nelerdir?

Burun spreylerinin uzun dönemde meydana getireceği zararlara değinen Aydın, “Bu ilaçlar damar büzüştürücü etkileriyle konkaları, yani burun içindeki etleri küçültürler. Burnumuzun içindeki etlerin içerisinde yoğun bir kan akışı mevcuttur. Bunun amacı da burundan içeri giren havanın sıcaklığını ayarlamak veya solunan havanın kirli partiküllerle dolu olması durumunda şişerek burun deliğinden içeri giren hava miktarını azaltmaktır. Burun spreyleri de damar büzüştürücüdür. Dolayısıyla kan dolaşımını kısıtlayan bir etkiye sahiptir. Kan dolaşımının kısıtlanması da burun içinde mevcut dokuların beslenmesini bozarak burun orta bölmesinde delikler açılmasına, uzun dönemde koku alamamaya kadar varan zararlara neden olabilmekte” diye konuştu.

"Nasıl bağımlılık oluşturuyor"

Sık ve ihtiyaç dışı kullanımların bağımlılığı da beraberinde getirdiğini belirten Aydın, “Burunlarından rahat nefes alamayan hastalar soluğu doktorda almakta, doktor da hastalarına adeta bir refleks gibi burun spreyi reçete etmekte. Ancak hastalar bu spreyin kullanımı ile nefes almakta ulaştıkları tatmin düzeyi sonucu her nefes alamadıkları durumunda spreylere başvuruyor. Bu spreyler, ilk aşamada konkaları küçülterek nefes alma sorununu gideriyor. Fakat aynı zamanda uzun süreli kullanımın bir yan etkisi olarak da burun etinin tekrar büyümesine neden oluyor. Yani, bu ilaçların prospektüsünde bahsi geçen ‘geçici burun tıkanıklığı hissi’ aslında bu küçülen damarların yeniden genişlemesi sonucunda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla hasta bir kısır döngüye girerek burnu her tıkandığında ya da nefes almakta her zorlanışında çareyi bu burun spreylerine başvurmakta buluyor ve bu spreylerin bağımlısı oluyor” seklinde konuştu.

“Bu bağımlılıkla mücadele etmeliyiz”

Burun spreyi bağımlılığının uyarıcı madde kullanımının çok ötesinde bir bağımlılık olduğunun altını çizen Aydın, “Bu sorunla mücadeleye de kliniğim bünyesindeki hekim arkadaşlarımla birlikte oluşturduğumuz bilimsel araştırma grubu olarak kendi üreteceğimiz doğal spreyler vasıtasıyla başlamaya niyetliyiz. Türkiye’de 5 binden fazla endemik bitki var. Ama biz bu bitkilerden farmakolojik olarak faydalanamıyoruz. Türkiye’de ne yazık ki parasetamolden başka bir şey üretilmiyor. Biz başta karanfil ve sumak gibi coğrafyamıza özgü endemik bitkilerden faydalanarak burun içindeki mikropları öldüren bir sprey oluşturmayı amaçlıyoruz. Özellikle bizim ojenol dediğimiz, karanfilden elde edilen yağ müthiş antiseptik etkisi olan bir madde. Yine Adıyaman, Hatay, Mardin ve Malatya’da bolca yetişen kenger sakızı ve acı kavun gibi organik bitkilerle yapılan spreyleri üretmeye, bu işi organik olarak yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda inşallah başarılı olursak kimyasal içerikli burun spreylerine olan bağımlılığı da en aza indirmeyi ümit ediyoruz” dedi.











Güncelleme Tarihi: 07 Şubat 2020, 11:21

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner97

banner82

banner83