Bugün sizlere çok sevdiğim bir abimin yazısını olduğu gibi aktarıyorum, keyifli dakikalar diliyorum:
Son beş yıldır, bölgemizin ana gelir kaynaklarından olan turizm kademeli olarak ama devam eden süreçte gerilemektedir. Hatta geçen yıl dip yapmışken bu yıl bir nebze olsun nefes almış ama yinede hayati tehlikeyi atlatamamıştır.
Gerek hükümet, gerek yerel yönetim hatta sivil toplum kuruluşu olan odalar pansuman tedbirleri alsalar da sonuç değişmemiş direk veya dolaylı olarak turizmden ekmek yiyenler dibe doğru yol almaya devam etmişlerdir.
Bunda coğrafyamızda ki devam eden savaş ve terör olayları, devletimizin turizm kaynağı Avrupa ile olan olumsuz dialoglarını yazmayacağım, ben içinde bulunduğumuz şehri irdelemek istiyorum.
Ne zaman turizm zorda parasal pansuman yapalım dense veya sivil toplum kuruluşları (Ticaret Odası vs…) bu sorunun terse çevirmek için bir fuar veya tanıtım organizasyonuna katılsa madur olarak alınan tek kesim otelciler. Ya Hu el insaf, turizm deyince aklınıza sadece o kesim neden gelir ki tuzu en kuru kesimdir. Turist sayısında ve konaklamada çok sorun yok, sorun HD sebebiyle otelden çıkmayan konuğun esnafa katkısının olmayışı. Ama her pansuman hep onlara hiç hediyelikçi, berber, butik vs pansuman yok.
Bir de olayın şu boyutu var, ben turizmin azalmaya başladığı ilk yıllarda dedim ki; Bunu fırsata çevirebiliriz, yılların yorgunluğu ve işletme körlüğünü değerlendirip yeni bakış ve hizmet şekliyle fark yaratırız derken hiç bir şey değişmediğini görünce hayal kırıklığı yaşadım.
Ama helal olsun; bu sene ilk önce bir otelci abimiz arkasından da birkaç siyasi sorunun tahlilini yapıp turizmi neyin bitirdiğini açıkladılar. Ben o otel sahibi abinin turizmin katili Motosiklet sürücüleri yazan otelde ki koskoca pankarttan sonra birkaç siyasi ve son olarak ta CHP'li meclis üyesi Mehmet Kural ağabeyimin aynı düzlemde ki açıklamasının ardından hükümetten de bir açıklama bekledim.
Güneydoğuda ki terörün hatta Suriye ve Irak topraklarındaki savaşında sebebi motorsikletçilerdir diyecek diye.
Ya insanın beyniyle alay etmeyin, bu iş basit! Konaklayan her turiste ayrılırken bir anket yaparak 'Daha önce ülkemize gelip gelmediğini', 'Geldi ise hangi bölge ve şehirleri gördüğünü', 'Nelerin onu olumlu nelerinse olumsuz etkilediğini', 'Bir daha gelirse neyi nasıl görmek istediğini' soralım. Eğer rahatsız olduğu şeylerde yönlendirme yapılmazsa yüzde 1 motorsiklet çıksın eşek gibi anırırım. Çarpık yapılaşma, park sorunu, trafik sorunu, esnafın davranış biçmi, birbirinin kopyası estetikten yoksun kopya işletmeler, aynı ürünler arasında ki afaki fiyat farkları bunlar turizmi etkilemiyor motosikletçiler etkiliyor öyle mi.?
Bakın kural harici iş yapan toplum ve kendi can ve mal güvenliğini hiçe sayarak sorumsuzca motosiklet kullananları bir saniye bile savunmam. Ama bu toplam kullanıcıların yüzde beşine bile tebül etmez, o küçük kesimide önleyecek birim bellidir. Sayın sorun olarak adlandıran belediye meclis üyem siz arabanızda tek başına trafiği işgal ederken park sorunu oluşmasına sebep olurken sizin tek başınıza kullandığınız yolun otoparkın bir motosiklete 6 da biri yeter. Bakın Avrupa'da çoğu ülkede artık motosikletlere pozitif ayrımcı yasa hazırlanıyor. Yani o meclis toplantısına arabayla gideceğinize motorsikletle gitseniz sizin bir araba park edeceğiniz yere altı meclis üyesi daha eder beş arabalık yer boş kalır. Bunu ilçe geneline yaysak ne park sorunu kalır nede trafik ama her şey kanunlar çerçevesinde.
Şimdi aklı selim düşünüp gerçek sorunlarımızı bulup Ülkemizin diğer turizm bölgelerinden pozitif olarak daha farklı nasıl olunabilir diye plan proje üretmeliyiz. Yurt dışından bir misafir Alanya ismi geçince gözleri parlamalı, onlar için bu şehir bir ütopya olmalı. Kendimize saçma sapan yapay sorunlar üreterek güldürmeyelim, zira ben artık bu zeka ürünü tespitlerinize ağzımla gülmeyi bıraktım bilesiniz.