Size bir masal anlatayım:
Çok eski tarihlerde Alanya denilen küçük bir şehirde yaşayanlar hayvancılık ile geçimini sağlarlarmış. En çok da tavuk beslerlermiş. Köy tavuğunun lezzetine bayılırlarmış hepsi. Daha sonra ise tarıma geçilmiş. Verimli toprakları ve uygun iklimi ile Alanya bir anda tarım şehrine dönüşmüş ve yine o yıllarda orman ürünleri satışı ile Alanya'da yaşayan bir avuç insan kendi kendine geçinir olmuş. 1980'li yılların sonunda ise Turgut Özal döneminde turizm denen bir sektör ortaya çıkmış. İlk başlarda saçma gelse de Avrupalıların Alanya'yı çok sevmesi ile bir anda turizm şehrine dönüşmüş Alanya. Tüm sektörü, yaşam standartını turizme göre belirlemiş. Hatta ilçenin elle tutulur tek gelir kaynağı turizm olmuş.
Her şey çok güzel giderken Alanya'da yaşayan ve dışarıdan gelen kötü kalpli insanlar bir anda Alanya'nın düzenini bozmaya başlamışlar. Turistlere ekmek olarak değil; ya sex yapılacak kişi ya da kazıklanacak kişi olarak bakmaya başlamışlar. Bu kötü kalpli insanları kıskanıp onların yoluna giren, onlar gibi daha çok para kazanmak isteyenler de onların tarafına katılmış. Ekmeğinin peşinde olan insanlar ise mumla aranmaya başlanmış.
50 Liralık kot pantolonu 300 Euro'ya satan butikçi, sahte deriyi orjinal diye binlerce Euro'lara satan derici, 10 liralık yolu 100 Lira'ya götüren taksici, kolundan tuttuğunu zorla teknesine alan yatçı, eline ne geçtiyse denize atan çevreci ve uçkuruna sahip olamayan genç bu kötü kalpli grubun lideri olmuşlar. Onların yanında yer alanlarla hep birlikte turizmi bitme noktasına getirmişler. Suçu da bir yıl ülkede patlayan bombalara, bir yıl Rus uçağının düşürülmesine, bir yılda Avrupa ile olan sorunlara atmışlar. Herkes suçlunun onlar olduğunu bilsede kimse bu kötü adamlara engel olamamış ve Alanya kendi kazdığı kuyuya düşerek zor günlerin pençesinde kurtulamayan bir şehir haline dönüşmüş. Mutsuz son...
Sözüm meclisten dışarı bu masalda ki kahramanlardan illaki vardır çevrenizde, görmüşsünüz, duymuşsunuzdur. Tamam masalda anlatılan nedenlerinde etkisi vardır ama turizmi bu hale getirenler bizleriz ey ahali. Kafeleri, barları, otelleri, diskoları hepsini mahfettik. Küçüklüğümde hatılarım Alanya'daki diskoların önünde uzun kuyruklar oluşur sahillerde boş yer bulamazdık. Biz adam akıllı dursaydık kötü adamlara fırsat vermeseydik belki şu an o eski Alanya yine bizimle olurdu.
MÜJDE!
Ama durun yeni bir sektör var Alanya'nın önünde: Öğrenciler. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi her geçen gün biraz daha büyüyerek biraz daha kalabalıklaşarak yoluna devam ediyor. Sadece üniversite ile ayakta duran koca koca şehirleri düşününce Alanya için bu büyük bir fırsattır. Bu masalın devam etmesi için turizmi toplarlamalı, öğreniciyi de el üstünde tutmalıyız.
Bu yıl Eylül ayı ile birlikte 10 bin öğrenci gelecek şehre. Hocaları, profosörleri, öğrencilerin aileleri, arkadaşları, ziyarete gelenler falan 15 bini bulacak bu sayı. 15 bin kişi Alanya'da ev tutacak, 15 bin kişi burada yiyecek, içecek, kafeye gidecek. Eğer yine çok kazanmak derdindeysek durmayın onları da kazıklayın. Ev kiralarını binlere çıkarın. Öğrenci yemek yerse, alışveriş yaparsa bir yerine 5 söyleyin. Hem bunlar çocuk daha kafaları da basmaz kolayca kazıklarsınız. Siz paralarınızı sayarken, alışkanlıktan hala bahçesinde tavuk besleyen adamda gözyaşlarıyla eski Alanya'nın hayalini kurmaya devam edecektir. Gün gelecek devran dönecek işte o gün o tavuklar sizi didikleyecek.